Site icon Haknur Bebe

TÜRK TEKSTİL VE HAZIRGİYİM SEKTÖRÜNÜN
ULUSLARARASI REKABETÇİLİK DÜZEYİNİN ANALİZİ

GİRİŞ
Tekstil ve hazır giyim sanayi, birbirleri ile olan etkileşimleri ve hazır giyim sanayinin üretim ve dağıtım zincirinden kaynaklanan yakın ilişki nedeniyle çoğu zaman birbiri yerine de kullanılan iki terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Tekstil sadece iplik ve kumaş üretimi anlamına gelmemekte, halıcılık, otomotiv, yangın söndürme hortumları gibi birçok farklı alanda da kullanılmaktadır. Çok gelişmiş otomasyon tesislerinde iplik eğirme, dokuma ve örme gibi çok çeşitli ve farklı teknikler bir arada bulunmaktadır (Mittelhauser, 1997: 24- 25). Tüm Ekonomik Faaliyetler için Uluslararası Sanayi Sınıflandırması Standardı Kodu (ISIC) tekstil ve hazır giyim sanayini ISIC 17 ve ISIC 18 ile tanımlamaktadır. Bu iki sektör alt gruplara
bölünmüştür. Tekstil ve hazır giyim sektörleri dikey olarak yapılandırılmışlardır. İplik ve kumaş üretimi farklıdır. Ürün akışı hammaddenin ipliğe dönüşmesi ile başlamakta daha sonra kumaş dokuma, örme işlemleri gelmektedir. Sanayide polimerzasyon, eğirme, doku verme, örme, baskı, boyama ve apreleme ve diğer önemli ekstrüzyon işlemleri yer almaktadır.

2. Dünya Tekstil Ve Hazır Giyim Sektörüne Bakış


Tekstil ve hazır giyim sanayii tarih boyunca dünyada en büyük gelir getirici sektörlerden biri olmuştur. Nitekim sektör, İngiltere, Kuzey Amerika ve Japonya’da erken sanayileşme döneminde hayati rol oynamıştır (Rossen, 2004). Ancak, 1970’lerden bu yana tekstil ürünleri üretimi ve ihracatının gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kaymakta olduğu görülmektedir. Örneğin üretim maliyetlerinin yükselmesi ve istihdamda görülen kısıtlar nedeniyle Japon tekstil ve hazır giyim firmalarının üretim yatırımlarını 1970’lerde Asya ülkelerine yönlendirdikleri bilinmektedir. Bu akımın etkisi ile Hong Kong, Güvey Kore ve Tayvan Japonya’nın ardından, tekstil ve hazır giyim sanayinin ana ihracat kalemi
haline gelmesi ile Asya’nın yeni sanayileşen ülkeleri1 konumuna yükselmiştir. (Au and Chan, 2003). Bu ülkeler ile birlikte, Bangladeş ve Endonezya gibi az gelişmiş ülkeler düşük işgücü maliyetlerini bir rekabet gücüne dönüştürerek küresel pazarlarda yer almaya başlamışlardır. (Owen, 2001). 1980’lerden itibaren hız
kazanan küreselleşme eğilimi tekstil ve hazır giyim sanayinde ticaret akışını hızlandırmış son otuz yıl içerisinde yaklaşık olarak sektörün toplam kapasitesinin yarısı gelişmiş ülkelerden gelişmekte olanlara kaymıştır. (Ramaswamy and Gereffi, 2000). Doğal olarak sektör, günümüzde en fazla küreselleşmiş endüstrilerden biri olarak tanımlanmaktadır (Rossen, 2004).


Küreselleşme değer zinciri içerisindeki farklı oyuncuların etkileşim ve bağımlılıklarını artırarak yeni bir dinamik sanayi ortamı oluşturmuştur. Tekstil ve hazır giyim sektöründe küreselleşme bir hazır giyim ürününün New York’ta tasarlanması, Kore’de yapılan ve Hong Kong’da kesilen bir kumaş kullanılarak, Çin’de üretilmesi ve İngiltere’de dağıtılması anlamına gelmektedir. Bu noktada artık ulus devlet sınırları üretici firmaların stratejilerinin veya büyük dağıtım ağlarının satın alma stratejilerinin belirlenmesinde etkili olmamaktadır. Tekstil ve hazır giyim küreselleşmesine katkıda bulunan temel faktörler hazır giyim üretim teknolojilerinin işgücü yoğun doğaları, gelişmiş ülkelerin karşılaştırmalı rekabet güçlerini kaybetmeleri, taşımacılık iletişim maliyetlerindeki belirgin düşüş, daha düşük maliyetli üretim alanları arayışı ve Çok Elyaflılar Anlaşması (MFA) ile hazır giyim ihracatındaki kısıtlamaların kaldırılmasıdır.

1: Tekstil ve Hazırgiyim Sektöründe Tedarik Zinciri

Tekstil ve hazır giyim sanayinde ticaret kısıtlamaları sanayileşmiş ülkeler tarafından uygulanmış ve Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) kapsamında yer almamıştır. Bunun yerine belli başlı ithalatçı ülkelerce kotalar kullanılmış ve kota sistemi 1962 yılında Pamuk Tekstilinde Uluslararası Ticarete İlişkin Uzun Dönemli Anlaşma (LTA) ile kurulmuştur. 1974 yılında anlaşma diğer ürünleri kapsayacak şekilde genişletilmiş ve Çok Elyaflılar Anlaşması olarak anılmaya başlamıştır. Anlaşma tekstil ve hazır giyimde küresel ticareti düzenlemeye yöneliktir (Ernst vd., 2005; URAK, 2003). 1974 yılından bu yana 73 ülkede uygulanmış ve 1995 yılında Uruguay Round kapsamında yapılan ticaret görüşmelerinde serbestleşme konusunda gelişmiş ülkelerin karar alması ile yeni bir döneme girmiştir (DTÖ, 2008). 1995 yılının ilk günü MFA yerini Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Tekstil ve Giyim Anlaşması’na (ATC) bırakmıştır. ATC geçici bir araçtır ve bazı ana unsurlar içermektedir: (1) ürün kapsamı: iplik, kumaş, tekstil ürünü ve giyim; (2) hedef: tekstil ve giyim ürünlerinin GATT sistemine entegrasyonu, (3) serbestleştirme süreci: var olan kotaların her yıl genişletilmesi ve sonuç olarak kaldırılması, (4) geçiş döneminde yerel üreticilere ciddi zarar veren ticaret durumunda özel gözetim mekanizmalarının kullanılması, (5) Anlaşmanın uygulanması için Tekstil Gözetim Kurumunun kurulması, (6) kotaların düzenlenmesi, konulması, idaresinde DTÖ kurallarına uyum (DTÖ, 2008). Günümüzde tekstil ve hazır giyim gelişmekte olan ülkelerin tekeli altındadır. Özellikle Çin ve Asya’nın etkisi gün geçtikçe artmaktadır. İtalya veya ABD gibi sanayileşmiş ülkeler tekstil ve hazır giyimde hala güçlü ihracatçı ülkelerdir. Bununla birlikte gelişmekte olan ülkelerin dünya tekstil ihracatındaki payları %75 oranındadır (Allwood vd., 2006). Tekstil ve hazır giyim, dünya ticaretinde ve üretiminde önemli bir yere sahiptir. Günümüzde 150’yi aşkın ülke tekstil ve hazır giyim tedariğinde bulunmaktadır. (DTÖ, 2007). Sektörde emek-yoğun teknoloji kullanılmakta olup, dünya genelinde birçoğu kadın olmak üzere vasıfsız işçi istihdam edilmektedir. Dünya istihdamında sanayi yüksek payı ile gelişmekte olan ülkelerde sosyal bir role de sahiptir. (TGSD, 2008; İTKİB, 2008). Çin, Tayvan, Güney Kore, Tayvan ve Türkiye dünyanın önde gelen tekstil ihracatçılarıdır.

Tekstil

AB ülkeleri ise sektör lideri konumundadırlar (son gelişmelerde sadece İtalya konumunu korumuş, Almanya, İngiltere ve Fransa Pazar paylarını kaybetmişlerdir) (DTÖ, 2007). Hazır giyimde görünüm daha farklıdır. Çin en büyük ihracatçıdır; ancak iki gelişme oldukça dikkat çekicidir, bunlardan ilki Hong Kong, Tayvan ve Kore’nin ihracat paylarının gerilemesi, diğeri ise Meksika ve Türkiye’nin paylarının yükselmesidir. Bu sadece düşük maliyetli ancak taleplere hızlı cevap verebilen ve tüketici taleplerine göre üretim yapabilen ülkelere olan eğilimin bir yansıması olmayıp AB- Türkiye arasındaki Gümrük Birliği ve ABD– Meksika arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının da bir sonucu olarak değerlendirmelidir. Bölgesel işbirlikleri ticaret üzerinde kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı bir etki yaratmaktadır (Owen, 2001). ABD ve Batı Avrupa’daki perakendeci işletmeler yakınlık dinamikleri çerçevesinde dört haftada teslim ede bilinecek, aynı moda eğilimlerini takip eden, kaliteli ancak daha düşük maliyetli tedariğe yönelmektedirler. Bu eğilimin bir parçası olarak Kuzey Amerika’da Meksika güçlenirken, Kore ve Tayvan Pazar paylarında gerileme yaşamaktadırlar. Aynı şekilde Avrupa Birliği de Türkiye, Orta ve Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelmektedir (Owen, 2001). Tablo 1 ve Tablo 2’de görüldüğü üzere dünya tekstil 269 ve hazır giyim ticareti 2006 yılında %9.7 oranında artarak 530 milyar ABD dolarına yükselmiştir (311.4 milyar ABD hazır giyim sektöründe ve 218.6milyar tekstilde) .

Kaynak

Exit mobile version